Mito (Mitokondriyal) Beslenme Planı, anti-inflamatuar, düşük glisemik indeksli, glütensiz, düşük tahıllı, yüksek kaliteli yağ içeren bir beslenme yaklaşımı olarak tanımlanabilir. Bu plan, enerji üretimini iyileştiren tedavi edici (terapötik) gıdaların kullanımıyla sağlıklı mitokondriyi desteklemeye odaklanır.
Mitokondri, her hücrede bulunan ve besinlerden (oksijen ve besinleri kullanarak) enerji üreten yapılardır. Mitokondriler için bir nevi vücudun enerji santrali de denilebilir ve beyindeki, kalpteki, sinirler ile kaslardaki hücrelerin tümü daha yüksek mitokondri konsantrasyonlarına sahiptir. Vücudun bu kısımları, enerji ve besin alımlarında oluşabilecek yetersizliklere özellikle daha duyarlıdır.
Sağlıklı mitokondri, hücresel hayatta kalma, genel sağlık ve sağlıklı yaşlanma için çok önemlidir. Mito Beslenme Planı; vücuda enerji üretiminde destek olur ve sağlıklı bir yaşlanma sürecini destekler. Basitçe ifade etmek gerekirse, Mito Besin Planı, hücre ve dokularımızda hızlandırılmış yaşlanmayı önlerken optimum enerji için besinleri kullanır.
Araştırmalar, diyet ve yaşam tarzı müdahalelerinin sağlıklı mitokondriya destek sağlamada yardımcı olabileceğini göstermiştir. Mitokondri iyi çalıştığında, kas kütlesini desteklerken ve fazla yağı yakarken yorgunluk, ağrı ve bilişsel sorunları azaltmaya yardımcı olur. Bu, bir kişinin vücut kompozisyonunu iyileştirirken daha iyi hissettiği, daha net düşündüğü ve daha az ağrı ve kas sertliğine sahip olduğu anlamına gelir.
Dolayısıyla, mito besin listesi, insanların mitokondriyal işlevi artıran özel yiyecekleri seçmelerine yardımcı olarak kronik nörolojik hastalıkların gelişimini önlemeye yardımcı olabilir.
Araştırmalar, belirli yiyecekleri yemenin, serbest radikallerin üretimini azaltabileceğini göstermektedir. Aynı zamanda, bir kişi besleyici, yüksek kaliteli yiyecekler yediğinde hücresel enerji üretimi de artar. Ne kadar, ne sıklıkla ve nasıl yemek yenileceği de önemlidir. Araştırmalar, kalori ve karbonhidrat kısıtlamasının yanı sıra yağsız, temiz (böcek ilacı ve toksinsiz), yeterli ve kaliteli protein, kaliteli yağlar ve daha fazla bitkisel gıda tüketmenin nörolojik hastalıkları önlemeye veya yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Bu nedenle, bu beslenme planının odak noktası, sağlıklı kan şekeri dengesini sağlamak, oksidatif stresi azaltmak, yeterli yağ yakımı ve kas geliştirme için doğru miktarda protein, yağ ve karbonhidrat tüketimidir.
Mitokondrinin zarar görmesi, genel iltihaplanma ve ağrıyı teşvik eden yiyecekleri yemenin bir sonucu olabilir. Bu hasar, diyabet ve Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, multipl skleroz (MS) ve amyotrofik lateral skleroz (ALS; genellikle Lou Gehrig hastalığı olarak adlandırılır) gibi çeşitli nörolojik durumların gelişme riskini artırır. Beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF), nöronları koruyan ve yeni nöronların oluşturulmasında rol oynayan bir proteindir. Nöronlar beyinde birbirlerine bilgi iletirler. BDNF, nöronlar için bir büyüme hormonu görevi görür. Düşünmek, öğrenmek ve daha yüksek düzeyde beyin işlevi için hayati öneme sahiptir. Alzheimer hastalığı ve Parkinson hastalığı olanlarda BDNF seviyelerinin daha düşük olduğu bilinmektedir. Kişinin BDNF düzeylerini artırmak, bu nörolojik hastalıklara karşı ilk savunma hattıdır. Peki Bir insan bunu nasıl yapabilir?
BDNF üretimini başlatan gen birkaç faktör tarafından aktive edilir. Bunlar arasında kalori kısıtlaması, kurkumin (bir baharat), dokosaheksaenoik asit (DHA, bir omega-3 yağ asidi), aralıklı oruç, egzersiz, entelektüel uyarım ve meditasyon yer alır. Ek olarak, karbonhidrat bakımından daha düşük bir diyet yemenin getirdiği bir ketoz durumu, mitokondri için en verimli yakıtı sağlar ve BDNF’yi aktive eder. Tersine, standart batı diyeti, obezite ve yüksek kan şekeri aslında BDNF düzeylerini düşürür.
Yiyecek vücuda karmaşık bir mesaj verir ve amaç mesajın sağlığı ve zindeliği teşvik eden bir mesaj olmasını sağlamaktır. Mitokondriyal sağlığı gerçekten destekleyen ve yaşlanma sürecini geciktiren anahtar gıdalar vardır ve bu gıdalar, Terapötik Gıdalar listesinde vurgulanmıştır.
Enerji için Terapötik Gıdalar
Mitokondride enerji oluşumu, yeterli miktarda B vitamini, koenzim Q10 (CoQ10) ve antioksidanların yanı sıra doğru makro besinlerin (proteinler, yağlar, karbonhidratlar) sağlanmasına bağlıdır. Fitonutrientler (Bitkisel besin açısından zengin sebzeler ve meyveler) bu besinlerin çoğunu sağlar, ancak çok az insan yeterli seviyeleri elde etmek için günlük olarak yeterli meyve ve sebze tüketir. Yeterli diyet katı ve sıvı yağ tüketimi, mitokondrinin işlevini ve performansını etkileyebilir; bu yağlar, koenzim adenozin trifosfatı (ATP) içeren hücresel enerji üretiminin son adımlarının meydana geldiği yer olan mitokondrinin iç zarının kalitesini etkiler. Örneğin, CoQ10 ve karnitin gibi bazı önemli mitokondriyal besinlerin, özellikle vejetaryen diyetinde, tek başına diyet yoluyla elde edilmesi daha zordur.
Koruyucu Antioksidanlar
Mitokondride yiyeceklerin metabolizması oksijene bağlıdır, ancak oksijen aynı zamanda hücrelerde oksidasyona veya “paslanmaya” da neden olabilir. Oksidasyondan kaynaklanan hasar, antioksidanlar olarak da bilinen koruyucu enzimler ve vitaminler içeren besleyici yoğun gıdalar tüketilerek azaltılabilir. Glutatyon, vücut tarafından üretilen en önemli hücresel antioksidanlardan biridir. Aynı zamanda detoksifikasyon sürecine de katılır. Diyetteki bazı sebzeler, baharatlar ve kaliteli proteinler, vücudun glutatyon, C vitamini ve N-asetil sistein gibi önemli antioksidanları üretmesini ve kullanmasını sağlar.
Diyetteki baharatların ve fitonutrientlerin (bitkilerden elde edilen besinler) çeşitliliği ne kadar geniş olursa, yıkıcı serbest radikallerden hücre koruması için kritik olan glutatyon ve diğer antioksidanların üretimi o kadar artar.
Anti-Enflamatuar Besinler
Maksimum bitkisel besin yoğunluğu, çeşitli antienflamatuar meyve ve sebzeler tüketilerek elde edilebilir.
Günde 8-12 porsiyon renkli sebze ve meyveler yemek, yeterli vitamin mineral ihtiyacını sağlayabilir.
Sebzeler, özellikle antienflamatuar etkileri olan turpgil ailesindeki acı yiyecekler (brokoli, su teresi ve roka gibi) birincil odak noktası olmalıdır.
Yaban mersini, çilek ve ceviz başta olmak üzere birçok terapötik gıdalardaki polifenollerin hem insan hem de hayvan çalışmalarında bilişsel işlevi artırdığı ve iltihabı azalttığı gösterilmiştir. Bu yiyeceklerin ayrıca Alzheimer hastalığını önlemeye yardımcı olduğu da gösterilmiştir. Parkinson hastalığı ve Alzheimer hastalığı insidansının, anti-enflamatuar ve antioksidan bakımından zengin gıdaların düzenli olarak tüketildiği popülasyonlarda daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Örneğin, zerdeçal, güçlü bir anti-enflamatuar olan kurkumin içerir. Zerdeçal içeren köri yiyenlerin, bilişsel testlerde daha başarılı oldukları gözlenmiştir.
Yüksek Kaliteli Diyet Yağları
Beynin mitokondrisinin desteklenmesinde kritik öneme sahip olan yeterli omega-3 yağlarının tüketilmesi, hücresel enerji üretmek için yağ yakılmasına yardımcı olur. DHA ayrıca nöronlar arasındaki iletişime yardımcı olur ve optimal beyin sağlığı için gerekli olan iltihabı azaltır.
Düşük Glisemik Etki
Daha düşük ve tutarlı bir insülin düzeyini korumak, optimal mitokondriyal sağlık için anahtardır. Çok fazla tahıl ve ilave şekerden oluşan yoğun şekilde işlenmiş, yüksek glisemik yüklü bir diyet, yüksek insüline ve ilişkili ve hızlandırılmış mitokondriyal disfonksiyonla birlikte artan iltihaplanmaya neden olabilir.
Tahılları, özellikle yüksek oranda işlenmiş olanları en aza indirmek ve düşük glisemikli sebze ve meyveleri ana karbonhidrat kaynağı olarak kullanmak, kan şekerini dengelemeye ve mitokondriyi korumaya yardımcı olur.
Uzm. Dyt. Banu Salman